'ADALET TERAZİSİNİ DENGEDE TUTUYORUZ'Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, toplantının açılışında yaptığı konuşmada işçi, işveren ve kamu temsilcilerinden oluşan Asgari Ücret Tespit Komisyonu olarak 1 Ocak 2025 tarihinden itibaren geçerli olacak asgari ücreti belirlemek üzere, bugün itibariyle çalışmaların başladığını belirtti. Işıkhan, "Komisyon görüşmeleri neticesinde tespit edilecek asgari ücretin, çalışma hayatının tüm paydaşları ve ülkemiz için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Bildiğiniz gibi, işçi ve işveren temsilcileri ile birlikte belirlenen asgari ücret, genel bir ücret seviyesini değil çalışanlara ödenebilecek minimum ücreti ifade etmektedir. Asgari ücretin belirlenmesi sürecinde özellikle üç taraflı sosyal diyalog mekanizmasıyla hareket ediyoruz. İşçi temsilcilerinin görüşlerini değerlendiriyoruz. İşveren temsilcilerinin görüşlerini dinliyoruz. Hükümet temsilcileri olarak, adalet terazisini dengede tutuyoruz. Asgari ücretin belirlenmesi sürecinde, ekonomik göstergeleri de titizlikle değerlendiriyoruz. Bu kapsamda, enflasyon oranı, vatandaşın satın alma gücü, işgücü piyasalarının ihtiyaçları, ekonomik büyüme, istihdamın korunması ve artırılması gibi ekonomik ve sosyal koşulları detaylı şekilde analiz ederek hem işçi hem de işveren taraflarının memnuniyetini gözeten, adil bir asgari ücret belirlenmesini ümit ediyoruz. Hükümetimiz, çalışanlarımızın alın terinin karşılığını almasını sağlamak ve onların refahını sürekli artırmak için önemli adımlar atmıştır. Asgari ücrette yapılan artışlar, sadece enflasyona karşı bir koruma kalkanı olmakla kalmamış, aynı zamanda vatandaşlarımızın alım gücünü artırarak, büyüyen ekonomimizin meyvelerini daha adil bir şekilde paylaşmamıza vesile olmuştur" dedi.'İSTİHDAM ORANIMIZ TARİHİMİZİN EN YÜKSEK SEVİYESİNİ GÖRDÜ'Orta Vadeli Program hedefleriyle uyumlu şekilde çalışma hayatını güçlendirmeye yönelik atılan adımlarla ekim ayında istihdam sayısının 156 bin kişi artarak 32 milyon 970 bin kişiye ulaştığını vurgulayan Işıkhan, "İstihdam oranımız ise 0,2 puanlık artışla yüzde 49,9'a ulaşarak tarihimizin en yüksek seviyesini görmüştür. İstikrarlı ve sürdürülebilir bir ekonomik büyüme için gençlerimizin ve kadınların çalışma hayatında daha fazla rol üstlenmesi için politikalarımızı sürdürmeye, Türkiye Yüzyılı'nı yatırım, istihdam, üretim ve ihracat hamleleriyle şekillendirmeye devam edeceğiz. Türkiye, Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, üretimiyle, ihracatıyla, küresel pazardaki iddiasıyla bölgesinde lider, dünyada söz sahibi bir ülke haline gelmiştir. Bu başarı, işçilerimizin alın teri ve işverenlerimizin girişimci ruhuyla birlikte elde edilmiştir. İşçilerimiz, Türkiye'nin yükselen gücünün lokomotifi olurken; işverenlerimiz, bu gücün yolunu açan ve istihdam sağlayan aktörlerdir. Birlikte, yan yana yürüyerek, üretim çarklarını döndürerek, ekonomimizin dinamiklerini güçlü tutarak bugünlere geldik. İşte bu nedenle, bu toplantılar sadece bir ücret belirleme meselesi değil, emeğin ve sermayenin birlikte güçlendiği bir dengeyi kurma çabasıdır. Bizim vizyonumuzda alın teri kutsaldır, sermaye ise kalkınmanın motor gücüdür. İkisini bir araya getirmek, sadece ekonomik büyümeyi değil, aynı zamanda toplumsal dayanışmayı ve refahı da beraberinde getirecektir. İşçinin emeğiyle, işverenin yatırım gücünü aynı potada birleştiren bir düzen, Türkiye'nin kalkınma sürecinin de en güçlü hareket noktası olacaktır" ifadelerini kullandı.'YERLİ VE MİLLİ BİR ÇALIŞMA MODELİNİ HAYATA GEÇİRMEYE GAYRET EDİYORUZ'Geleneksel anlayışta, işçinin alın teri ile sermayenin bir mücadele ve çatışma içinde olduğunu dile getiren Işıkhan, "Bu varsayım, hem günümüz dünyasının gerçeklerini hem ülkemizin kalkınma ideallerini hem de kadim medeniyetimizin emeğe bakışını yansıtmaktan uzaktır. Bizler, alın teri ile sermayeyi karşı karşıya getiren bu çatışmacı anlayışı reddediyor; emeğin değer gördüğü, alın teriyle sermayenin birbirini tamamladığı bir sistemi inşa etmeyi hedefliyoruz. Çünkü Türkiye'nin büyük kalkınma hamlesini, ancak ve ancak işçi ve işverenin el ele verdiği, aynı hedef doğrultusunda yürüdüğü bir düzenle gerçekleştirebiliriz. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın çizdiği Türkiye Yüzyılı vizyonu, aynı zamanda sosyal adaletin, dayanışmanın ve birlikte büyüme iradesinin güçlü bir şekilde ortaya konduğu bir idealdir. Bizler de bu vizyonda, salt ekonomik büyümeyi hedefleyen kuru stratejilerle değil; insanı, emeği, alın terini ve dayanışmayı merkeze alan bir anlayışla hareket ediyoruz. Bu anlayışımızın temelinde de milletimizin asırlardır sahip olduğu kadim değerler vardır. Bu amaçla, Cumhurbaşkanımızın öncülüğünde gelişen yerli ve milli uyanışı her alana entegre etmek için gayret ediyoruz. Çalışma hayatında da bireyi toplumdan koparmadan, dayanışma içinde büyümeyi hedefleyen, kendi kültürel kodlarımızdan beslenen, yerli ve milli bir çalışma yaşamı modelini hayata geçirmeye gayret ediyoruz. Bu modelle çalışma hayatında bireysel çıkarları değil, toplumsal faydayı esas alan; kısa vadeli politikalardan ziyade çalışanlarımızın refahını artıran, bunu kalıcı hale getiren ve devamında toplumsal faydayı gözeten yaklaşımları benimsemek durumundayız. Bu modelimiz inşallah, ekonomik büyümenin toplumsal dayanışmayla nasıl birleşebileceğini, toplumsal refahı öncelemenin, kalkınmamız için nasıl bir ön şart olduğunu tüm dünyaya gösterecektir" diye konuştu.'İNSANI YAŞAT Kİ DEVLET YAŞASIN'Bakan Işıkhan, işverenlerin en önemli sorumluluğunun emeğin karşılığını adil bir şekilde vermek olduğunu belirterek, "Yani bir çalışan, ortaya koyduğu çaba ve kattığı değer ölçüsünde karşılık almalıdır. Adil ücret ile çalışanların motivasyonu artarken aynı zamanda yükselen verimlilik ve üretkenlik sayesinde; işletmenin, sektörün ve nihayetinde ülkemizin kazancı artar. Bizler, 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' ilkesini yalnızca bir vecize olarak değil, her kararımızın temel prensibi olarak kabul etmiş bir milletiz. Bu ilke; emeğe saygıyı, çalışana hakkını zamanında ve adaletle teslim etmeyi gerektirir. Hükümet olarak, ülkemizin istihdam politikasını sadece sayısal başarılarla değil, niteliksel kazanımlarla da güçlendirme iradesi ortaya koyuyoruz. Bu duygu ve düşüncelerle Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun toplantıları sonunda belirlenecek olan, 2025 yılı asgari ücretin, şimdiden aziz milletimize ve ülkemize hayırlar getirmesini temenni ediyor, bu sürece katkı sunacak tüm komisyon üyelerine tekrar teşekkür ediyorum. Çalışanlarımızın refahını artıran, işverenlerimizin rekabet gücünü koruyan ve ülkemizin ekonomik istikrarını ve sosyal kalkınmasını güçlendiren süreci hep birlikte yürüteceğimize inanıyorum" değerlendirmesinde bulundu.TÜRK-İŞ BAŞKAN YARDIMCISI AĞAR: ÇALIŞANLAR ENFLASYON MAĞDURUTürkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ) Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Ağar ise TÜRK-İŞ'in, asgari ücretin belirlenmesi sürecinde, işçilerin taleplerini ve yaşadıkları zorlukları dile getirme sorumluluğu taşıdığını belirterek, şöyle dedi:"Bu sorumluluk tarihi bir sorumluluktur. Çünkü asgari ücret milyonlarca işçinin ve ailesinin yaşam şartlarını doğrudan etkileyen, bu nedenle son derece önemli olan temel geçim kaynağıdır. Madem işçi tarafı olarak bu masada müzakere yapmak için bulunuyoruz ve milyonlarca insanın adına konuşacağız, o zaman çok dikkatli ve adil olmak gerekir. Adil olmak için de hesabı iyi yapmak gerekir. Geçmiş yıllarda birçok kez emekçiyle, işçiyle uzlaşı sağlanmadan belirlenen asgari ücretin toplumu getirdiği yaşam şartları ortadadır. Bu nedenle sayın komisyona, bu yıl gerçekçi ve sürdürülebilir bir asgari ücret belirlenmesi için, işçinin sesini duyarak, dikkate alarak, hesap yapmanın önemini vurgulamak istiyorum. Ülkedeki ekonomik büyümenin adil paylaşılması, emeğimizin hak ettiği değeri bulması için asgari ücretin alım gücünün insana yakışır bir yaşamı karşılaması gerekmektedir. Halen ele geçen net asgari ücret günlük 667 TL'dir. Önemli olan asgari ücrete hangi oranda zam yapılacağı değildir. 2025 yılında geçerli olacak asgari ücretin satın alma gücü ne olacaktır? Geçim şartları her geçen gün ağırlaşmaktadır. 'Enflasyon artmasın' diye temmuzda asgari ücrete ara zam yapılmadı. Fiyatlar yükselmeye devam etti. Enflasyonun nedeni asgari ücret değildir. Çalışanlar enflasyonun mağdurudur. Asgari ücret konusunda herkes bir rakam telaffuz etti, temennilerini dile getirdi. Bu dönemde TÜRK-İŞ olarak bir rakam söylemedik. Biz asgari ücretin tespitinde temel alınması gereken şartları işaret ettik. Ülkemizde en az 8 milyon asgari ücretle çalışanın olduğu unutulmamalıdır. Toplumun çoğunluğu açlık sınırının altında kalan ücretle yaşamaya mahkum edilmesi kabul edilemez" dedi. İKİNCİ TOPLANTI 16 ARALIK'TAKonuşmaların ardından basına kapalı olarak komisyon toplantısı gerçekleştirildi. İlk toplantı, yaklaşık 1 saat süren görüşmenin ardından sona erdi. Toplantının ardından basın mensuplarına açıklamada bulunan TÜRK-İŞ Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Ağar, "Görüşlerimizi dile getirdik; Bakan Bey konuştu, TÜRK-İŞ olarak biz konuştuk. Asgari ücretle çalışan üyeler, sıkıntılarını dile getirdi. İkinci toplantı için ayın 16'sında bir araya geleceğiz" dedi.Komisyon ikinci toplantısını 16 Aralık'ta gerçekleştirecek. (DHA)Gizem ÇORLU-Canberk ÖZTÜRK/ANKARA, (DHA)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplandı (2)
Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplandı (2)
'ADALET TERAZİSİNİ DENGEDE TUTUYORUZ'Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, toplantının açılışında yaptığı konuşmada işçi, işveren ve kamu temsilcilerinden oluşan Asgari Ücret Tespit Komisyonu olarak 1 Ocak 2025 tarihinden itibaren geçerli olacak asgari ücreti belirlemek üzere, bugün itibariyle çalışmaların başladığını belirtti. Işıkhan, "Komisyon görüşmeleri neticesinde tespit edilecek asgari ücretin, çalışma hayatının tüm paydaşları ve ülkemiz için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Bildiğiniz gibi, işçi ve işveren temsilcileri ile birlikte belirlenen asgari ücret, genel bir ücret seviyesini değil çalışanlara ödenebilecek minimum ücreti ifade etmektedir. Asgari ücretin belirlenmesi sürecinde özellikle üç taraflı sosyal diyalog mekanizmasıyla hareket ediyoruz. İşçi temsilcilerinin görüşlerini değerlendiriyoruz. İşveren temsilcilerinin görüşlerini dinliyoruz. Hükümet temsilcileri olarak, adalet terazisini dengede tutuyoruz. Asgari ücretin belirlenmesi sürecinde, ekonomik göstergeleri de titizlikle değerlendiriyoruz. Bu kapsamda, enflasyon oranı, vatandaşın satın alma gücü, işgücü piyasalarının ihtiyaçları, ekonomik büyüme, istihdamın korunması ve artırılması gibi ekonomik ve sosyal koşulları detaylı şekilde analiz ederek hem işçi hem de işveren taraflarının memnuniyetini gözeten, adil bir asgari ücret belirlenmesini ümit ediyoruz. Hükümetimiz, çalışanlarımızın alın terinin karşılığını almasını sağlamak ve onların refahını sürekli artırmak için önemli adımlar atmıştır. Asgari ücrette yapılan artışlar, sadece enflasyona karşı bir koruma kalkanı olmakla kalmamış, aynı zamanda vatandaşlarımızın alım gücünü artırarak, büyüyen ekonomimizin meyvelerini daha adil bir şekilde paylaşmamıza vesile olmuştur" dedi.'İSTİHDAM ORANIMIZ TARİHİMİZİN EN YÜKSEK SEVİYESİNİ GÖRDÜ'Orta Vadeli Program hedefleriyle uyumlu şekilde çalışma hayatını güçlendirmeye yönelik atılan adımlarla ekim ayında istihdam sayısının 156 bin kişi artarak 32 milyon 970 bin kişiye ulaştığını vurgulayan Işıkhan, "İstihdam oranımız ise 0,2 puanlık artışla yüzde 49,9'a ulaşarak tarihimizin en yüksek seviyesini görmüştür. İstikrarlı ve sürdürülebilir bir ekonomik büyüme için gençlerimizin ve kadınların çalışma hayatında daha fazla rol üstlenmesi için politikalarımızı sürdürmeye, Türkiye Yüzyılı'nı yatırım, istihdam, üretim ve ihracat hamleleriyle şekillendirmeye devam edeceğiz. Türkiye, Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, üretimiyle, ihracatıyla, küresel pazardaki iddiasıyla bölgesinde lider, dünyada söz sahibi bir ülke haline gelmiştir. Bu başarı, işçilerimizin alın teri ve işverenlerimizin girişimci ruhuyla birlikte elde edilmiştir. İşçilerimiz, Türkiye'nin yükselen gücünün lokomotifi olurken; işverenlerimiz, bu gücün yolunu açan ve istihdam sağlayan aktörlerdir. Birlikte, yan yana yürüyerek, üretim çarklarını döndürerek, ekonomimizin dinamiklerini güçlü tutarak bugünlere geldik. İşte bu nedenle, bu toplantılar sadece bir ücret belirleme meselesi değil, emeğin ve sermayenin birlikte güçlendiği bir dengeyi kurma çabasıdır. Bizim vizyonumuzda alın teri kutsaldır, sermaye ise kalkınmanın motor gücüdür. İkisini bir araya getirmek, sadece ekonomik büyümeyi değil, aynı zamanda toplumsal dayanışmayı ve refahı da beraberinde getirecektir. İşçinin emeğiyle, işverenin yatırım gücünü aynı potada birleştiren bir düzen, Türkiye'nin kalkınma sürecinin de en güçlü hareket noktası olacaktır" ifadelerini kullandı.'YERLİ VE MİLLİ BİR ÇALIŞMA MODELİNİ HAYATA GEÇİRMEYE GAYRET EDİYORUZ'Geleneksel anlayışta, işçinin alın teri ile sermayenin bir mücadele ve çatışma içinde olduğunu dile getiren Işıkhan, "Bu varsayım, hem günümüz dünyasının gerçeklerini hem ülkemizin kalkınma ideallerini hem de kadim medeniyetimizin emeğe bakışını yansıtmaktan uzaktır. Bizler, alın teri ile sermayeyi karşı karşıya getiren bu çatışmacı anlayışı reddediyor; emeğin değer gördüğü, alın teriyle sermayenin birbirini tamamladığı bir sistemi inşa etmeyi hedefliyoruz. Çünkü Türkiye'nin büyük kalkınma hamlesini, ancak ve ancak işçi ve işverenin el ele verdiği, aynı hedef doğrultusunda yürüdüğü bir düzenle gerçekleştirebiliriz. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın çizdiği Türkiye Yüzyılı vizyonu, aynı zamanda sosyal adaletin, dayanışmanın ve birlikte büyüme iradesinin güçlü bir şekilde ortaya konduğu bir idealdir. Bizler de bu vizyonda, salt ekonomik büyümeyi hedefleyen kuru stratejilerle değil; insanı, emeği, alın terini ve dayanışmayı merkeze alan bir anlayışla hareket ediyoruz. Bu anlayışımızın temelinde de milletimizin asırlardır sahip olduğu kadim değerler vardır. Bu amaçla, Cumhurbaşkanımızın öncülüğünde gelişen yerli ve milli uyanışı her alana entegre etmek için gayret ediyoruz. Çalışma hayatında da bireyi toplumdan koparmadan, dayanışma içinde büyümeyi hedefleyen, kendi kültürel kodlarımızdan beslenen, yerli ve milli bir çalışma yaşamı modelini hayata geçirmeye gayret ediyoruz. Bu modelle çalışma hayatında bireysel çıkarları değil, toplumsal faydayı esas alan; kısa vadeli politikalardan ziyade çalışanlarımızın refahını artıran, bunu kalıcı hale getiren ve devamında toplumsal faydayı gözeten yaklaşımları benimsemek durumundayız. Bu modelimiz inşallah, ekonomik büyümenin toplumsal dayanışmayla nasıl birleşebileceğini, toplumsal refahı öncelemenin, kalkınmamız için nasıl bir ön şart olduğunu tüm dünyaya gösterecektir" diye konuştu.'İNSANI YAŞAT Kİ DEVLET YAŞASIN'Bakan Işıkhan, işverenlerin en önemli sorumluluğunun emeğin karşılığını adil bir şekilde vermek olduğunu belirterek, "Yani bir çalışan, ortaya koyduğu çaba ve kattığı değer ölçüsünde karşılık almalıdır. Adil ücret ile çalışanların motivasyonu artarken aynı zamanda yükselen verimlilik ve üretkenlik sayesinde; işletmenin, sektörün ve nihayetinde ülkemizin kazancı artar. Bizler, 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' ilkesini yalnızca bir vecize olarak değil, her kararımızın temel prensibi olarak kabul etmiş bir milletiz. Bu ilke; emeğe saygıyı, çalışana hakkını zamanında ve adaletle teslim etmeyi gerektirir. Hükümet olarak, ülkemizin istihdam politikasını sadece sayısal başarılarla değil, niteliksel kazanımlarla da güçlendirme iradesi ortaya koyuyoruz. Bu duygu ve düşüncelerle Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun toplantıları sonunda belirlenecek olan, 2025 yılı asgari ücretin, şimdiden aziz milletimize ve ülkemize hayırlar getirmesini temenni ediyor, bu sürece katkı sunacak tüm komisyon üyelerine tekrar teşekkür ediyorum. Çalışanlarımızın refahını artıran, işverenlerimizin rekabet gücünü koruyan ve ülkemizin ekonomik istikrarını ve sosyal kalkınmasını güçlendiren süreci hep birlikte yürüteceğimize inanıyorum" değerlendirmesinde bulundu.TÜRK-İŞ BAŞKAN YARDIMCISI AĞAR: ÇALIŞANLAR ENFLASYON MAĞDURUTürkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ) Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Ağar ise TÜRK-İŞ'in, asgari ücretin belirlenmesi sürecinde, işçilerin taleplerini ve yaşadıkları zorlukları dile getirme sorumluluğu taşıdığını belirterek, şöyle dedi:"Bu sorumluluk tarihi bir sorumluluktur. Çünkü asgari ücret milyonlarca işçinin ve ailesinin yaşam şartlarını doğrudan etkileyen, bu nedenle son derece önemli olan temel geçim kaynağıdır. Madem işçi tarafı olarak bu masada müzakere yapmak için bulunuyoruz ve milyonlarca insanın adına konuşacağız, o zaman çok dikkatli ve adil olmak gerekir. Adil olmak için de hesabı iyi yapmak gerekir. Geçmiş yıllarda birçok kez emekçiyle, işçiyle uzlaşı sağlanmadan belirlenen asgari ücretin toplumu getirdiği yaşam şartları ortadadır. Bu nedenle sayın komisyona, bu yıl gerçekçi ve sürdürülebilir bir asgari ücret belirlenmesi için, işçinin sesini duyarak, dikkate alarak, hesap yapmanın önemini vurgulamak istiyorum. Ülkedeki ekonomik büyümenin adil paylaşılması, emeğimizin hak ettiği değeri bulması için asgari ücretin alım gücünün insana yakışır bir yaşamı karşılaması gerekmektedir. Halen ele geçen net asgari ücret günlük 667 TL'dir. Önemli olan asgari ücrete hangi oranda zam yapılacağı değildir. 2025 yılında geçerli olacak asgari ücretin satın alma gücü ne olacaktır? Geçim şartları her geçen gün ağırlaşmaktadır. 'Enflasyon artmasın' diye temmuzda asgari ücrete ara zam yapılmadı. Fiyatlar yükselmeye devam etti. Enflasyonun nedeni asgari ücret değildir. Çalışanlar enflasyonun mağdurudur. Asgari ücret konusunda herkes bir rakam telaffuz etti, temennilerini dile getirdi. Bu dönemde TÜRK-İŞ olarak bir rakam söylemedik. Biz asgari ücretin tespitinde temel alınması gereken şartları işaret ettik. Ülkemizde en az 8 milyon asgari ücretle çalışanın olduğu unutulmamalıdır. Toplumun çoğunluğu açlık sınırının altında kalan ücretle yaşamaya mahkum edilmesi kabul edilemez" dedi. İKİNCİ TOPLANTI 16 ARALIK'TAKonuşmaların ardından basına kapalı olarak komisyon toplantısı gerçekleştirildi. İlk toplantı, yaklaşık 1 saat süren görüşmenin ardından sona erdi. Toplantının ardından basın mensuplarına açıklamada bulunan TÜRK-İŞ Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Ağar, "Görüşlerimizi dile getirdik; Bakan Bey konuştu, TÜRK-İŞ olarak biz konuştuk. Asgari ücretle çalışan üyeler, sıkıntılarını dile getirdi. İkinci toplantı için ayın 16'sında bir araya geleceğiz" dedi.Komisyon ikinci toplantısını 16 Aralık'ta gerçekleştirecek. (DHA)Gizem ÇORLU-Canberk ÖZTÜRK/ANKARA, (DHA)
En Çok Okunan Haberler